top of page

Tüm Paylaşımlar

"L’enfer, c’est les autres." Jean-Paul Sartre

  • Yazarın fotoğrafı: acarsimay
    acarsimay
  • 2 Ara 2018
  • 3 dakikada okunur


Bugün beni ve diğerlerini düşünüyorum. Ben kimim? Diğerleri kim? Hayatımın hangi noktasına dokunuyorlar ve öylesine bir hayatı nasıl etkileyebiliyorlar? Neden onlardan etkileniyorum?

Evet bahsettiğim şey bizim elalem.. Şu büyüklerimizin sık sık “ne derler” dediği "El alem". Diğerleri yani.. Yetişkinin de, çocuğun da ,gencin de halinden anlayan büyüğüm Tarık Buğra şöyle demiş bu alem için yine bir diğerine ; "El âlemin ne diyeceği bir yana, benim yerimde sen olsan ne yapardın?" Duygusal ve şiirsel bir yaklaşım olarak bunu gönlüme dokunan nadide sözler arasına koyuyorum, meselemiz buradan biraz uzak.


Ondan çok çok önce de Sartre “cehennem başkalarıdır” demiş. En güzelini en doğrusunu söylemiş. Böyle bir toplumda yaşarken “ben” tek başına duramıyor ayakta. Hep bir diğeri var olmak zorunda gibi geliyor. Diğerinin bakışı, diğerinin görüşü, diğerinin umudu hep senin kafanın içinde yaşıyor. Elinin tersiyle alıp asla itemiyorsun. Kabuğuna çekilmeyi deniyorsun, başaramıyorsun. Kabuğu olan şanslı tabi, birde o kabuğa sahip olamayanlar var. Onlar diğerlerine daha da muhtaç olanlar malesef.

Hayatımızı korkunç bir kabusa çevirdiğini düşündüğüm bu diğerlerinden sıyrılıp nasıl ben olabileceğimizi çok düşündüm, sorguladım. Yine diğerleriyle bunu konuştuğumda olumsuz cevaplarla karşılaşarak sustum. Bir çeşit psikolojik baskı olduğunu düşünüyorum bu durumun. Kendinizi asla kendi başınıza yaşayamadığınızı bir saniyeliğine düşünün. Önce ailenizi düşündünüz değil mi? Sonra sevdiğiniz adamı düşündünüz.. Arkadaşlarınızı da düşünün. Şimdi bana diyorsunuz ki, ben onlarla varım. Kabul, hepimiz bu şekilde varız zaten. Bahsettiğim şey sadece kendimiz olamadığımız. Kendi başımıza asla ayakta duramadığımız. Şunları yazarken bile bin tane “başka” insanın fikirleri ve bana itiraz cümleleri geçti beynimden. Ne biliyor musunuz, yalnızca bazı şeylerin önünü açarak diğerlerinin bize cehennem oluşuna izin veren kendimiziz. Sadece buna izin verdiğimiz noktada “ben” duygusunu hissediyoruz. Yalnızca attığımız adımlarda ben olabilmeyi başarıyoruz. Genelde o adımları da bir başkasına yine akıl danışmak için attığımız da yadsınamaz bir gerçek. Sevgili Sartre’a bir karşı duruş göstermiş filozof Ludwig Josef Johann Wittgenstein (adını seviyorum,eksiksiz kullanılmalıydı). Demiş ki kendileri ; “Cehennem başkaları değildir,cehennem kendinizsiniz. ” Haklı.Ufacık bir itirazım bile yok bu söze. Hayatta herşeyi “ben” seçer. Yarın başına gelecek şeyleri “ben” seçmiştir. Şimdi tüm bunların içinde kader konusuna hiç girmeyeceğim. Onu da yönlendirenin seçimlerimiz olduğuna inanıyorum yalnızca. Her zaman başka bir yol vardır, olmasa bile bulunur. Seçimleriniz yarınlarınızı çizer. Siz “ben” olarak karar verirseniz “ben” olarak mutlu olmayı başarabilirsiniz ancak. Sürekli ben kelimesinin kullanımını size bencillik olarak yansıtmak istemem (yazar burada yine diğerlerini düşünmektedir,içler acısı) Bu bencillik değil, tek başına bir birey olabilmeyi başarmaktır. Diğerlerini düşünmeden yaşamaktır. Cehennemden uzak, cenneti olmasa bile var olanı yaşamaktır.

Senin hayatında senin yaşadığın ve sonuçlarına yine senin katlanmak zorunda olduğun bir yer bu dünya. Bu konuyla ilgili notlarımın arasındaki bir söz de Tarancı’ya ait ;

“İnsanoğlu insanoğlunun cehennemidir. Bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık, yüzlerce vaziyet vardır. Fakat başkasının yerini hiçbiri alamaz.”

Ne kadar doğru.

Eğer söylediklerimi gerçekten düşünmek isterseniz okumanız ya da izlemeniz gereken güzel bir tiyatro eseri tavsiye edeceğim. Zaten meselenin temeli de Sayın Sartre’dan geliyor. Eserde varoluş, ölüm ve cehennem sorgulanmış ama aslında insanın cehenneminin kendisiyle yüzleşmesi olduğu vurgulanmak istenmiştir. Orjinali “Huis-Clos” , Türkçe’ye Çıkış Yok olarak çevrilmiştir. Üzerine en az 10 konu başlığı altında konu açabileceğim bir oyun Huis-Clos. İnsanın terkedilmişliğini, yalnızlığını , hayatında sebep olduklarını ve katlandığı sonuçların sebebini yine insanın kendisine bağlayan bir oyun. Yalnızca bu oyun hakkında da bir yazı yazacağım önümüzdeki zaman içerisinde. Oyundan kendiniz için çıkarabileceğiniz fazlasıyla cümle var. Kendinize hatırlatmak istedikleriniz de , ders çıkarmak istedikleriniz de olacaktır. Benim cümlem eminim çoğunuzun daha evvel sık duyduğu ve yahut karşılaştığı, yazımın başındaki o ilk cümle ;

“Bu halde, bu durum cehennem ile aynı şey. Hiç inanmazdım ona. Hatırla: ateş ve kükürt, işkence. Ah! Saçma bu... Cehennem başkalarıdır.”


“Cehennem ötekilerdir. Bunu söylerken bizim ötekilerle ilişkilerimizin hep zehirlenmiş, yasaklanmış ilişkiler olduğunu söylediğimi sandılar. Oysa bambaşka bir şeydi söylemek istediğim. Eğer ötekiyle olan ilişkilerimiz kısıtlayıcı, kusurluysa, o zaman öteki cehennem olabilir. Niçin, çünkü kendimizle ilgili en önemli olan şey, kendimizi tanımamızdır. Kendimle ilgili ne söylersem söyleyeyim, hep ötekinin yargısı işe karışır, ne hissedersem edeyim, ötekinin yargısı vardır. Eğer ilişkilerim kötüyse, tümden ötekinin egemenliği altında kalırım ve o zaman gerçekten cehennemdeyimdir. Dünyada cehennemi yaşayan birçok insan var, çünkü fazlasıyla başkalarına bağımlılar. Başkalarıyla ilişkimiz olmaması anlamına gelmez bu. Sadece başkalarının bizim için ne denli önemli olduğunu gösterir.” (Huis-Clos/Jean Paul Sartre)
 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Sonuçsuz arzum

Canım daha ne kadar yanar? Ne zaman tamamıyla nefrete döner her şey? İçim çok acıyor artık. Kazıyıp duruyorum bir şeyleri. Geçsin...

 
 
 
.
.
 
 
 
..

Sordun ya bana hani.. "sana yetemedim mi?" diye. Yetemedin. Bana yetemedin çünkü beni yarım bıraktın. Bana yetemedin çünkü beni hep...

 
 
 

1 Comment


Unknown member
Apr 22, 2021

Kalemine sağlık Erdem ER.

Like

©2023 by Simay Acar. Proudly created with Wix.com

bottom of page